Her
sükunetin şefkatli kollarına bıraktığımda bu yek pare kendimi, içimi bir
ürperti sarar, bana tüm gerçekliğiyle sensizliği hatırlatan. Şimdi başım önüme
eğilmiş, engel olamıyorum. Reşid'im, kurtarın beni! Kaderin çağlayanlarında kayboluyorum. Aklım kalbimle
ne zaman sulh eder? Bekliyorum.
“Gözlerimiz dalmış uzaklara, hasreti
körüklüyoruz... Issız gecelerden ne bekliyoruz ki?
…
Şimdi sorgusuz sualsiz
girdiğin soluktan, aynı küstahlıkla çıkıp giderken, elimden gelen tek şey
ardından baka kalmaktı. Gözlerim saçlarına mıhlanmış. Sen benden biraz daha
uzaklaştıkça, kapanması imkansız boşluklarda sıkışıyordum.” Diyemedim.
Adil
miydi?
Cesaretimi
de aldım yanıma… Koştum arkasından. Kollarına tutundum. İncitmeden yönelttim
kendime, gizlenemezdi şaşkınlığı. Tüm gözler üzerimize kitlendi, umurum değil
ki. ”Bunu yapmaya hakkın yok.” Dedim. Nezaketin kısık sesiyle. Anlam
veremedi. Tam dudaklarından dökülecekken, derin bir sessizliğin üzerine
yönelttim sorumu. Konuşmasına müsaade edemedim. “Hiç imkansızlığa tanık oldu mu gözlerin? Yoksa imkansızlığı yaşayan bizzat onlar mıydı?
Sımsıkı tutunmak varken, usulca yanından geçip gitmesine bakmak nasıl bir
histi? Kelimelerin kifayetsiz kalışını saklayabilir misin? Benim gözlerime
sahip olabilmen, pencerelerimin ardına geçip öylece bakabilmen güç
değil aslında. Senin ruhun bile duymazken, birileri her gün ölüyordu.” Dediğimde, gözlerinin içinde kaybolmuştum. İlk defa öylece duraksadık. ”Üzgünüm.” dedi sonra, ben tutarsızca büyük bir karşılık beklerken. İlk defa duymuştum sesini. En son sözü “Hoşçakal.” oldu. Dünya'nın en çaresizi iken en güzeli olmayı becerebilen tek sözü. ”Geleceksen beklerim.” Diyemedim.
Hiçbir
zaman yaşanmayacak konuşmaları, defalarca kez canlandırıyorum,
ibadetleştiriyorum…
Ve
ben haddim olmadan,
Kıskanıyorum.
Nefesini
hissettiğin her sesten.
Öfkeleniyorum,
Hiç
duymadığım sesinle attığın kahkahalara,
Eşlik
edişimin hayalini kurarken.
Kırılıyorum,
Hayata,
seni benden ayrı düşürürken.
…
Ve son kez sadece bil isterim ki,
şimdi kırık hayalleriyle kalan bu yerlerde, boğan durgunluklar var. Suçlusu
gözlerin, suçlusu sensin!
Burak Savaş
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder