Zannetmeye
devam koca çocuklar…
Elime silgiyi almış yıpranmış sayfalardaki
karartıları siliyordum. Geçmişimi siliyordum. Ne kadar da kolaymış. Hiç
zorlanmadım, elim hakimiyetini ilan etmişti
sanki. Hiç oyun oynamamış, hiç âşık olmamış, hiç ağlamamış ruhu yarım hissiz
birisi tarafından hoyratça savruluyordu elimdeki silgi. Yoksa bu kadar kolay
yapamayacağımı bende biliyordum.
Silgi
parçacıklarının her birisi anılarımla mumyalanmıştı. Tenimle Dost olmuşlardı.
Yüzümdeki hislerimin saklanan tarafının intikamını alıyorlardı. Elimin tersiyle
savurup attım onları gecelerimi, gündüzlerimi, hüzünlerimi... artık vefalı olmaya gerek var mıydı?
Sayfa eskisi gibiydi. Beyazlığa ihtiyacım yoktu
artık. Kalan parçacıkları okşuyordum. Son kez onlar da
uçtu, ellerimin arasından usulca dolanarak... Ve artık yerinde silik hatıralar kaldı. Ellerime baktıkça, dokundukça, kanatan.

Sen
dertlerini yaratırken biz mütemadiyen yazıyorduk böyle sessizce,
yazdıkça da söyleniyorduk size. Siz hep düşünceliydiniz fakat
yanıldınız. Olduğumuz gibi olamadık biz, maskelerden arınamadık, deneyemedik
bile, korktuk çünkü.
Seni
de kendimizi de yormayacağız artık, defterlerden kurtulmanın vakti geldi.
Kaideleri yıkmanızı beklemenin de. Tenha (!) caddeler de yalnız dolaşmamızın
ibadetleşmesi hepimizin yüzünden. Biz birlikte yaşamayı beceremiyoruz, çünkü
biz çok akıllıyız (!), çünkü biz modern yüzyılın insanlarıyız (!). Zannetmeye
devam koca çocuklar…
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder